Son Yayınlar
NASA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
NASA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Oca 2018

Kanlı Ay İçin Son 1 Gün !!!

31 Ocak tarihinde 3 farklı Ay tutulması bir arada gerçekleşecek. Bu tutulmalar Süper Ay, Mavi Ay ve Kanlı Ay tutulmaları...

Süper Ay, tutulma esnasında Ay'ın çok büyük gözükmesinden kaynaklı olarak verilmiş bir isimdir.

Mavi Ay; 2,5 yılda bir gerçekleşen, 2 tutulmanın birlikte yaşanmasına deniyor. Toz bulutlarının hareketleri sebebiyle gökyüzüne yansıyan renk mavi olduğundan dolayı bu olay Mavi Ay adını almıştır. En net haliyle, Ay mavi görünümüne 1991 yılında ulaşmıştır.


Kanlı Ay ; Ay'ın üzerine, Dünya'nın gölgesi düşmesi sebebiyle, kırmızı renk yansımalar göze çarptığı için görünüm olarak kanlı bir yüzeyi andırması olaya bu ismin konulmasına yol açmış.


1982 yılından beri böyle üçlü tutulma yaşanmadı ve bir sonraki üçlü tutulma 2037 yılına kadar gerçekleşmeyecek !

Ülkemizde Kanlı,Mavi,Süper Ay tutulması Ay'ın doğuş saatlerinde görülebilecek.

Geçtiğimiz yıllarda gerçekleşmiş "Kanlı Ay" tutulmasının hızlandırılmış videosu ;

18 May 2013

'Gezegen Avcısı' Emekli Oluyor!


NASA’nın ‘Gezegen Avcısı’ olarak adlandırılan keÅŸif teleskobu Kepler, görevinin sona ermesine neden olabilecek bir arazıyla karşı karşıya. NASA, dün yaptığı açıklamada teleskobun konumlama sisteminde onarılması kolay olmayan bir sorun meydana geldiÄŸini açıkladı.



ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Uzay’a gönderildiÄŸi Mart 2009’dan bu yana 2,700’den fazla yaÅŸam olasılığı bulunabilecek gezegen tespit eden Kepler teleskobunun devre dışı kalabileceÄŸini açıkladı.

Açıklamada, Kepler’in gözlem yapacağı hedeflerine odaklanmasını saÄŸlayan dört reaksiyon çarkından bir tanesinin çalışmayı durdurduÄŸunu belirtildi. Kepler’in geçtiÄŸimiz bir çarkı daha devre dışı kalmıştı.

Kepler, yıldızların etrafında gezinen gök cisimlerini incelemek adına sabit pozisyon alabilmek için en az üç çarkının çalışmasına ihtiyaç duyuyor.

NASA’nın California’daki Ames AraÅŸtırma Merkezi’nde görev yapan William Borucki, “Gezegen bulabilmek için gereken doÄŸru konumlamayı en az üç çarkın saÄŸlaması gerekiyor” ifadesini kullandı.

KEŞİFLERİN SONU MU GELİYOR?

Discovery News sitesine açıklamada bulunan Kepler proje müdürü yardımcısı Charles Sobeck, “YaÅŸanan geliÅŸme tüm herkesi çok üzmüş durumda. Görevimiz için kesinlikle iyi bir haber deÄŸil. Kepler çok iyi bir iÅŸ çıkarıyordu ve her geçen gün daha iyiye giden bir performans sunuyordu” dedi.

Yıldızların önünden geçen gök cisimlerini neden oldukları karaltı sayesinde tespit eden Kepler, Kuğu (Cygnus) ve Çalgı (Lyra) takım yıldızında gezegen keşfi yapıyordu. Karaltılar üzerinde yapılan ek gözlem ve analizler, tespit edilen cisimlerin ne olabileceğini belirliyordu.

Kepler, bugüne kadar 2,700 aday arasında 130 tane Güneş Sistemi dışında yer alan gezegen buldu.Teleskop, en son keşfinde Kepler-62 ve Kepler-69 yıldız sistemlerinde birçok yeni gezegen tespit etmiş, bu gezegenlerden üç tanesinin Dünya benzeri okyanuslarla kaplı olduğu belirtilmişti.

ARAÅžTIRMALAR YARIM KALACAK

Kepler’in amacı, yüzeyinde su bulunan ve yaÅŸama imkan veren ÅŸartlara sahip gezegenleri tespit etmek. Ancak teleskobun devre dışı kalması, gezegen keÅŸfinde yapılması gereken analizleri yıllarca uzatabilir.

Borucki, “Bugüne kadar bu kadar baÅŸarılı olmamız ve büyük miktarda veri elde etmemiz çok sevindirici. Binlerce Dünya benzeri gezegen adayı bulunuyor... Kepler görevi 4 yıl olarak planlandı. Teleskop dört yıl çalıştı. Bu yüzden mutluyum” dedi.

Discovery News’e konuÅŸan Borucki, “Ancak Kepler bir dört yıl daha çalışsaydı ve daha fazla keÅŸif yapsaydı çok daha mutlu olurdum. Çok daha fazla yıldız ve bu yıldızların yaÅŸanabilir bölgelerinde çok daha fazla gezegen adayı bulabilirdik. Yine de bugüne kadar güzel bir pasta piÅŸirdik” ifadesini kullandı.

Çarklarının devreye girmesi için çalışmaların devam ettiği Kepler, manevra yapmasını sağlayacak yakıt bulunduruyor. Böylece, gezegen avcılığı yapamayacak olsa da, teleskop farklı görevler için kullanılabilecek.

Uzay Turizminin İlk Pilotları Yola Çıkmaya Hazır


Uzay’a ilk turistleri taşımayı amaçlayan Virgin Galactic ÅŸirketi, SpaceShipTwo uzay aracını kullanması için biri eski NASA astronotu olmak üzere iki pilotla anlaÅŸtı. SpaceShipTwo, kısa bir süre önce roket motorunu kullanarak baÅŸarılı bir deneme uçuÅŸu gerçekleÅŸtirmiÅŸti.


Ä°ngiliz milyarder Richard Branson’ın sahibi olduÄŸu Virgin Galactic, uzay turizmi hayallerini gerçeÄŸe dönüştürmeye adım adım yaklaşıyor. SpaceShipTwo uzay aracının yörünge altı uçuÅŸlara baÅŸlaması konusunda baÅŸarılı denemeler yapan ÅŸirketi, en son olarak iki pilotu bünyesine kattı.

Åžirketten yapılan açıklamada, ABD Hava Kuvvetleri’nden emekli TuÄŸgeneral Michael Masucci ve NASA’da uzay mekiÄŸi kumandanlığı yapmış olan Frederick Sturckow’un, California eyaletindeki Mojeve hava üssünde eÄŸitimlere baÅŸlayacağı açıklandı.

1,200 saatten fazla uzay mekiÄŸi görevi yapan Sturckow, Virgin Galactic bünyesine katılan ilk NASA astronotu oldu. Sturckow, 1998 yılında Uluslararası Uzay Ä°stasyonu’na (UUÄ°) yapılan ilk uzay mekiÄŸi görevi, STS-88’de yer almıştı. Amerikan Deniz Piyadeleri’nden Albay rütbesiyle emekli olan Sturckow’un, 26 yıllık askeri uçuÅŸ tecrübesi bulunduÄŸu ifade edildi.

Deneyimli bir testr ve savaÅŸ pilotu olan Masucci’nin se 9,000 saatten fazla uçuÅŸ tecrübesi olduÄŸu ve 70 çeÅŸit uçak ve planör kullandığı belirtildi.

Virgin Galactic, koltuk başına 200 bin dolar karşılığında yolcularına kısa süreli bir yörüngealtı uçuş deneyimi vaat ediyor.

Şirket, Nisan ayı sonunda yaptığı denemede SpaceShipTwo uzay aracının roketli uçuşunu başarıyla gerçekleştirmişti.

Virgin Galactic, 500’den fazla insanın rezervasyon yaptığı uçuÅŸların 2013 sonu veya 2014’te baÅŸlayabileceÄŸini belirtti.

İlk Uçuş Denemelerinin Görüntülerini Aşağıda İzleyebilirsiniz.

15 May 2013

Fransa Kıyılarında Renkli Girdap Şöleni


Sıcak havaların geri dönmesiyle açık denizlerde sayıları artmaya baÅŸlayan planktonlar, Fransa’nın kıyılarında Uzay’dan bakıldığında renkli girdaplar gibi beliren görüntüler oluÅŸturdu.


NASA’nın Uzay’ı gözlemleyen Terra ve Aqua uyduları, Fransa kıyılarında girdaplar oluÅŸturarak yayılan yeÅŸilin çeÅŸitli tonlarını görüntüledi.

Ä°ki uydunun 20 Nisan ve 4 Mayıs tarihleri arasında çektiÄŸi görüntülerde, Fransa’daki nehirlerden denize karışan besinler ve Biscay Körfezi’nde artan su sıcaklığıyla sayıları bir anda çoÄŸalan planktonlar görülüyor.

Bitki planktonlarının artması, zooplanktonlardan balinalara kadar denizlerdeki küçük ve büyük canlılar için gıda kaynağı saÄŸlıyor. Plankton sayısında yaÅŸanan artış, GüneÅŸ’in enerjisini fotosentezle iÅŸkeyerek karbondioksitin ÅŸekere dönüştürülmesini saÄŸlıyor.

Ancak bitki planktonlarının ‘kırmızı gel-git’ olarak bilinen zararlı bir türü, yaydıkları nörotoksinlerle deniz canlılarının yanı sıra insanları da olumsuz etkileyebiliyor. Dahası, kırmızı gel-gitlerin yoÄŸunlaÅŸtığı bölgeler oksijen tüketen ölü bölgeler haline geliyor.



Space.com’un haberine göre, zararlı türleri bulunsa da planktonların yayılması çevreye büyük faydalar saÄŸlayabiliyor. Science dergisinde yazın yayımlanan bir araÅŸtırmaya göre, plankton patlamaları, her yıl insanların fosil yakıt yakarak atmosfere saldıkları karbondioksitin üçte birini emiyor.

NASA Dünya Gözlemevi, yayımladığı fotoÄŸraflar hakkında yaptığı açıklamada, bitki planktonu patlamalarına renk veren özelliÄŸin, planktonların sahip olduÄŸu çeÅŸitli pigmentler olduÄŸunu belirtti. ÖrneÄŸin, ‘Coccolithophores’ adı verilen bir yosun türü süte benzeyen bir görünüm oluÅŸturan kalsiyum içerikli hücrelere sahip.

19 Nis 2013

Dünya'ya Çok Benzeyen Gezegen Bulundu


NASA’nın ‘gezegen avcısı’ Kepler teleskopu, GüneÅŸ Sistemi dışında üç Dünya benzeri gezegen keÅŸfetti. Bilim insanları tarafından dün yapılan açıklamada, gezegenlerin yaÅŸama olanak veren ÅŸartlara sahip olabileceÄŸi, hatta bugüne kadar keÅŸfedilen ‘en Dünya benzeri’ gezegenin de bulunmuÅŸ olabileceÄŸi ifade edildi. Büyük miktarda su bulundurduÄŸu düşünülen gezegenlerde yaÅŸamın ne seviyede olabileceÄŸi merak konusu.


Astromi dünyası, Kepler teleskopu tarafından keÅŸfedilen yeni bir yıldız sisteminin heyecanını yaşıyor. Kepler-62 adı verilen yıldız sistemindeki üç gezegen, yıldızlarına olan konumları ve Dünya’ya olan benzerlikleriyle Dünya dışı yaÅŸam olasılığı için de potansiyel içeriyor.

Space.com’un haberine göre, keÅŸfedilen üç gezegenden en dikkat çekici olan, Dünya’dan 1.4 kat daha büyük olan Kepler-62f. Bu gezegenin komÅŸusu ise Dünya’dan 1.6 kat büyük olan Kepler-62e. Bu iki gezegen, GüneÅŸ’ten biraz daha küçük ve sönük olan yıldızlarının ‘yaÅŸanabilir alanı’ içinde yer alıyor. Bu alan, gezegenlerin su bulundurmalarını saÄŸlayacak sıcaklıkta olmalarını saÄŸlayan, yıldızlarından olan mesafeyi kapsyıyor.

Kepler görevinde yer alan Bill borucki, NASA’nın Ames AraÅŸtırma Merkezi’nde yaptığı açıklamada, ‘Kepler-62 yıldız sisteminde beÅŸ gezegen bulunduÄŸunu, Kepler-62e ve 62f’nin yaÅŸam için en büyük potansiyeli taşıdığını’ belirtti.

ÜÇÜNCÜ BİR DÜNYA DA OLABİLİR

Kepler-62 yıldız sisteminde bulunan 62e ve 62f’nin dışında, bir baÅŸka yıldız sisteminde yaÅŸam potansiyeli bulunan diÄŸer bir gezegen daha tespit edildi.

Dünya’dan 1.7 kat daha büyük olan Kepler-69c, ‘bugüne kadar bir yıldızın yaÅŸanabilir bölgesinde bulunan en küçük gezegen’ olarak tanımlandı. Gökbilimciler, 69c’nin, ‘en Dünya benzeri’ gezegen olabileceÄŸini belirtti.

Kepler, Ocak ayında Dünya’dan 0.75 astronomik birim (AU) uzaklıkta, Dünya’dan 1.5 kat büyük bir süper-Dünya olan KOI 172.02 gezegenini keÅŸfetmiÅŸ ve ‘en dünya benzeri gezegenin keÅŸfedilmiÅŸ olabileceÄŸi’ ifade edilmiÅŸti.

Ancak Kepler-69 yıldızının GüneÅŸ’e benzerliÄŸi ve yıldızına konumu sebebiyle, Kepler-69c bu unvanı alabilir.

Space.com’a konuÅŸan Borucki, “GüneÅŸ benzeri bir yıldızın yörüngesinde yer alan Dünya benzeri bir gezegen bulmaya çok yakınız” dedi.

Genel olarak, Kepler teleskopu, Kepler-62 yıldız sisteminde 5, Kepler-69 yıldız sisteminde 2 yeni gezegen keşfetti.





SU DÃœNYASI MI?

NASA, Kepler-62 yıldız sisteminde yer alan üç gezegenin süper-Dünya (Dünya’dan biraz daha büyük olan yaÅŸam potansiyeli bulunduran gezegenler) olmalarının yanı sıra, ‘okyanuslarla kaplı olabileceklerini’ de belirtti.

Gezegenlerin keÅŸfi, dün NASA’nın düzenlediÄŸi basın konferansında açıklanandı.  Borucki tarafından hazırlanan Kepler-62 hakkındaki Science dergisinde yer alırken, Kepler-69 yıldız sistemi hakkında çalışma yapan  Bay Area Çevresel AraÅŸtırma Enstitüsü’nden Thomas Barclay’in makalesi de The Astrophysical Journal dergisinde yayımlandı.

YAÅžAM NE DÃœZEYDE?

Kepler-62’de yer alan 5 gezegen, Dünya’dan yaklaşık 1.200 ışık yılı uzaklıktaki Çalgı (Lyra) takımyıldızında yer alıyor. Gezegenlerin büyüklükleri Dünya’ya oranla 0.54 ile 1.95 kat arasında deÄŸiÅŸiyor. Kepler-62e ve f yaÅŸam potansiyeli taşırken, diÄŸer üç gezegen yıldızlarına çok yakında bulundukları için yaÅŸam bulundurabilmek adına çok sıcak bir yüzeye sahipler.

Kepler 62e ve f’de bir yıl sırasıyla 122 ve 267 günde tamamlanıyor. Kepler-62 yıldızı, GüneÅŸ’in sadece yüzde 20’si kadar parlak olsa da, yakınlıkları sayesinde 62e ve f’ye yeterli güneÅŸ ışığını ulaÅŸtırıyor.

Max Planck Astronomi Enstitüsü ve Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden Lisa Kaltenegger, yer aldığı çalışma hakkında, “Bu gezegenlerde yaÅŸam olabilir, ancak bizimki gibi teknolojiye sahip olabilirler mi? Kepler 62e ve f’de yaÅŸam suyun altında ve metallere, elektriÄŸe ve metalurjiye erÅŸimin çok zor olduÄŸu bir halde olurdu” ifadesini kullandı.


Kaltenegger, “Yine de, bu gezegenler turuncu bir yıldızın etrafında dönen güzel gök cisimleri ve burdaki hayatın teknolojiye eriÅŸme isteÄŸini görmek sürpriz verici olurdu” dedi.

Kepler-62e’nin, f’den daha sıcak olduÄŸu düşünülürken, 62f’nin okyanuslarında donma yaÅŸanmaması için bir sera etkisine ihtiyaç duyabileceÄŸi ifade edildi.

AraÅŸtırma ekibinde yer alan Harvard Ãœniversitesi’nden Dimitar Sasselov, “Kepler-62e çok bulutlu bir gökyüzüne sahip olabilir. Kutup bölgelerine kadar uzanan bu bulutlar sıcak ve nemli olmalı... Kepler-62f ise daha soÄŸuk olmalı, yine de yaÅŸama olanak verebilir” dedi.

Kepler-69c ise Dünya’dan yaklaşık 2.700 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor.

GEZEGEN AVLAMAYA DEVAM

‘Gezegen avcısı’ olarak adlandırılan 600 milyon dolar deÄŸerindeki Kepler teleskopu, Mart 2009’dan bu yana birçok önemli keÅŸfe imza attı. Yıldızlarının önünden geçerlerken oluÅŸturdukları küçük lekeden gezegenleri tespit eden Kepler, faaliyete geçtiÄŸi günden bu yana yaÅŸam olasılığı sunabilecek 2.700’den fazla gezegen tespit etti.

Gök bilimciler, Kepler’in tespitlerinden bugüne kadar sadece 120 gezegenin varlığını teyit edebilmiÅŸ olsa da, toplam rakamın yüzde 90’ının yaÅŸam potansiyeli bulunan gezegenlere iÅŸaret ettiÄŸini düşünüyor.

Borucki, ‘Dünya’nın gerçek bir ikizini henüz bulamış olsalar da buna yaklaÅŸtıklatını, Kepler-69c’nin buna çok iyi bir örnek olduÄŸunu’ söyledi.

Borucki, “Dünya’nın ikizini bulmak yolunca çok iyi bir ilerleme kaydediyoruz... Elimizde birçok güçlü aday var” dedi.


16 Nis 2013

2013 Yılının En Kuvvetli Güneş Patlaması


ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), 2013’ün en güçlü güneÅŸ patlamasının yaÅŸandığını duyurdu. GüneÅŸ’te dün gerçekleÅŸen patlamanın saçtığı radyoaktif parçacıklar, Dünya’nın çeÅŸitli bölgelerinde geçici olarak radyo ağının kesilmesine neden oldu.


GüneÅŸ, 2013’ün ÅŸu ana kadar tespit edilen en büyük patlamasına tanık oldu. Orta dereceli olduÄŸu belirtilen M6.5-sınıfı güneÅŸ fırtınası, dün TSÄ° 09.16’da yaÅŸandı. Patlama, taç kütle atımı olarak adlandırılan süper sıcaklıktaki GüneÅŸ plazmasının patlaması olayıyla aynı ana denk geldi.

NASA yetkilisi Karen Fox, “2013’te ÅŸu ana kadar yaÅŸadığımız ne ÅŸiddetli patlamaydı... GüneÅŸ’in 11 yıllık döngüsünün 2013 sonlarında maksimum faaliyet ortaya koymasını beklediÄŸimiz günlerde parlamalar da artıyor” dedi.

NASA’nın GüneÅŸ Dinamikleri Gözlemevi (SDO) uzay aracı, gümeÅŸ patlamasına ait etkileyici görüntüleri kaydetmeyi baÅŸardı. Video, bilim insanlarına patlamayı detaylı bir ÅŸekilde gözlemleme ÅŸansı sundu.

Space.com’un haberine göre, M-sınıfı güneÅŸ patlamaları, en güçlü patlama kabul edilen X-sınıfı patlamalardan 10 kat zayıf. Büyük bir tehdit oluÅŸturmasa da Dünya’daki hava olaylarını etkileyebilen M-sınıfı patlamalar, iletiÅŸim ağında kesintilere neden olabilirken, Kuzey Işıkları’nı oluÅŸturuyor.

Abd Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi, güneş patlamasının küresel radyo ağında R2 şiddetinde (en yüksek R5) kısa süreli kesintisine neden olduğunu belirtti.

GüneÅŸ patlamalarının neden olduÄŸu kozmik fırtınalar, doÄŸrudan Dünya’ya yöneldiklerinde yörüngedeki uydu ve Uluslararası Uzay Ä°stasyonu’nu (UUÄ°) olumsuz etkilediÄŸi gibi Dünya’nın atmosferine de çok yoÄŸun radyaoktif parçacık yaÄŸmasına neden oluyor.

GüneÅŸ, her 11 yılda tamamlanan ve üzerindeki siyah lekelerin sayısında deÄŸiÅŸim yaÅŸanan döngüyü 2013’te tamamlanacak. GüneÅŸ, içinde bulunduÄŸumuz 24’üncü döngünün ilk önemli patlamasını yılbaşı gecesi yaÅŸamıştı.

13 Mar 2013

MARS'TAN CEVAP GELDÄ°



 Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), keÅŸif aracı Curiosity'nin aldığı kaya örneklerindeki minerallerin geçmiÅŸte Mars'ta hayatın var olmuÅŸ olabileceÄŸini gösterdiÄŸini açıkladı.


NASA'nın Mars KeÅŸif Programı yetkili uzmanlarından Michael Meyer, düzenlediÄŸi basın toplantısında, Mars'ın yaÅŸamaya uygun olup olmadığının, gezegenin yüzeyindeki ilk kaya delme çalışmasını 9 Åžubat'ta yapan “Curiosity” misyonunun cevabını vermesi gereken önemli soruların başında geldiÄŸini belirtti.

Meyer, “bugün bilinenlerin ışığında söz konusu soruya olumlu yanıtın verilebileceÄŸini” vurguladı.

Ä°ncelenen kaya tozunda kil minerallerinin belirlendiÄŸi, bu minerallerin suyun olduÄŸu bir ortamda bulunduÄŸu bildirildi.

Curiosity, delme işlemi sırasında ortaya çıkan bir tutam tozu, kimyasal ve mineral yapıyı analiz etmek amacıyla üzerinde bulunan laboratuvara başarıyla boşaltmıştı.

Mars'a yapılacak olası yolculuk kapsamında şimdiye kadar üretilen en gelişmiş robot olan Curiosity, 12'den fazla kamerası, bir meteoroloji istasyonu, delme ve çevreyi incelemesine olanak sağlayan araçlarıyla Kızıl Gezegen'de hayata ilişkin kimyasal temel yapı taşlarını bulmaya çalışıyor.

Curiosity, 26 Kasım 2011'de uzaya fırlatıldıktan sonra 6 Ağustos 2012'de Mars'a inmişti.