Son Yayınlar
galen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
galen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Nis 2013

Karanlık Çağa Işık Tutan Gelişmeler


Orta ÇaÄŸ’dan kalan çok nadir bir mumyayı inceleyen bilim insanları, dönemin doktorlarının sanıldığından çok daha becerikli olduÄŸunu ortaya koydu. Beyninin çıkarılması için kafatası açılan ve omuzları da bulunan yarı insan bedeni, cehaletin esiri olduÄŸu düşünülen Orta ÇaÄŸ’da aslında büyük bilimsel atılımlar yaÅŸandığına iÅŸaret etti.


Bilim dünyası, yüzyıllar öncesinden kalan bir mumya sayesinde eski çağlardaki doktorların çalışmaları hakkında ipuçları topluyor.

Ä°kinci Yüzyıl’da yaÅŸamış olan Yunan asıllı Romalı gladyatör doktoru ‘Galen’, gladyatörlerin ve arenada parçalanan hayvanların vücutları üzerindeki çalışmalarıyla, yüzyıllar boyu Avrupa’da hatta OrtadoÄŸu’da yararlanılan tıbbi bilgiler sundu.

Galen’in çalışmaları Rönesans devrine kadar fazla sorgulanmadı. Ancak Orta ÇaÄŸ’dan kalan ve üzerinde ağır yara izleri taşıyan en eski mumya üzerinde yapılan araÅŸtırmalar, dönemin doktorlarının düşünüldüğünden çok daha araÅŸtırmacı bir bakış açısına sahip olduÄŸu izlenimi verdi.

Dehşet verici bir görünüme sahip olan ve bugün özel bir koleksiyonda tutulan mumya, kafatasının üzeri açılarak beyni çıkarılmış insan kafasıyla omuzları içeriyor. Mumyanın suratında, kemirgenlerin ısırık ve böcek larvalarının izleri var.

ÅžAÅžIRTAN BULGULAR

Archives of Medical Science dergisinde yayımlanan araÅŸtırmada, radyo karbon tarihleme yöntemiyle mumyanın M.S 1200-1280 yılları arasına ait olduÄŸunu tespit etti. Bu yıllar, Avrupa’nın bilim karşıtı olduÄŸu, ‘karanlık yıllar’ olarak kabul ediliyor.

Fransa’nın Hospital R. Poincare Ãœniversitesi’nde cerrah ve adli tıp uzmanı olan Philippe Charlier, ‘kabul edilen düşüncenin aksine, mumyanın üzerinde yapılan cerrahi iÅŸlemlerin oldukça büyük bir anatomik yetenek sergilediÄŸini’ belirtti.

LiveScience sitesine konuÅŸan Charlier, “Son derece iyi bir cerrahi iÅŸlem yapılmış. Bu mumyayla ilgilenenler aynı iÅŸlemleri önceden birçok defa gerçekleÅŸtirmiÅŸ olmalı” dedi.

“KARANLIK YILLAR”

19’uncu yüzyılda yaÅŸamış olan tarihçiler, Roma Ä°mparatorluÄŸu’nun gerileme yıllarına rastlayan Karanlık Yılları ‘cahillik ve barbarlığın hüküm sürdüğü’ bir dönem olarak tanımladı. Bazı tarihçiler, Rönesans’ın baÅŸlamasından önce Karanlık Yıllar’ın 1400’lere kadar devam ettiÄŸini öne sürdü.

Ancak son yıllarda yapılan araÅŸtırmalar, Orta ÇaÄŸ döneminin sanıldığı kadar karanlık olmadığını savunuyor. Tarihçi ve yazar James Hannam, LiveScience’a, “Orta ÇaÄŸ’ın sonlarında, özellikle 13’üncü yüzyılda bilimsel geliÅŸmeler atılım yaÅŸadı” ifadesini kullandı.

Orta ÇaÄŸ’da yaÅŸanan geliÅŸmelerin zamanla unutulduÄŸunu belirten Hannam, ‘16’ncı ve 17’inci yüzyılda, bilginlerin Orta ÇaÄŸ’ı dışlayarak Yunan ve Roma döneminden kalma eserleri kullanmalarının alışkanlık haline geldiÄŸini’ belirtti. Ancak istisnalar da yaÅŸandı. ÖrneÄŸin ünlü matemetikçi Kopernik, 1300-1358 yılları arasında yaÅŸamış olan Fransız rahip Jean Buridan’ın düşüncelerinden yararlandı. Ancak Kopernik kendisine asıl ilham veren kiÅŸinin, Romalı ÅŸair Virgil (Publius Vergilius Maro) olduÄŸunu belirtmiÅŸti.

KÄ°LÄ°SE ETKÄ°SÄ°


Tarihçiler, Rönesans’ta yaÅŸanmış olan bilgi seçiciliÄŸinin, 1500’lü yıllarda kiliseden kopan Protestanların Katolik karşıtı düşüncelerine baÄŸlıyor.

Hannam, “Katolik Kilisesi’nin insanlığın geliÅŸimini engellediÄŸine yönelik çok fazla propaganda yapılıyordu” dedi. Katolik karşıtı eÄŸilimler, zamanla Dünya’nın düz olduÄŸu gibi sayısız boÅŸ efsanenin de doÄŸmasına neden oldu. Sonuç olarak, Rönesans dönemi propagandası, Orta ÇaÄŸ’daki kilisenin otopsi ve kadavra üzerinde araÅŸtırma yapılmasını engellediÄŸini öne sürdü.

Hannam, antik Yunan’dan Roma dönemine kadar birçok uygarlığın otopsi ve benzer cerrahi iÅŸlemleri yasakladığını ancak Orta ÇaÄŸ’da böyle bir durum olmadığını belirtti. Tersine, kilise, ölenlerin aziz olup olmadığını anlamak için otopsi yaparak insanların vücudunda kutsal olduklarına dair iz aranması emri veriyordu.

KUTSAL OTOPSÄ°LER

Tarihteki ilk kutsal otopsinin 1308 yılında yapıldığı düşünülüyor. O tarihte, 1881 yılında aziz ilan edilen baÅŸ rahibe Montefalco’lu Chiara’nın bedeninde inceleme yapıldı. Rahibeler, Chiara’nın kalbinde çok küçük bir haç gördüklerini, aynı zamanda safra kesesinde baba, oÄŸul ve kutsal ruha (holy Trinity) iÅŸaret eden üç safra taşı bulduklarını söyledi.

Daha sonraki tarihlerde yapılan otopsiler ise daha bilimsel bir bakış açısı içeriyordu. İtalyan bir cerrah, bir salgının sebebini öğrenmek için birçok insana otopsi gerçekleştirdi.

Kilise’nin otopsi yapılmasını yasakladığına dair düşüncenin, Papa’nın 1299 yılında verdiÄŸi emirle baÄŸlantılı olabileceÄŸi düşünülüyor. Bu tarihte, ölen Haçlıların kemiklerinin kaynatılması yasaklanmıştı. Bu uygulama, ölenlerin kemiklerinin doÄŸdukları yere geri gönderilmesini saÄŸlayan bir iÅŸlemdi. Papa, bu geleneÄŸi sonlandırarak, Haçlı ordusundaki askerlerin öldükleri yerde gömülmelerini emretti.

TÄ°TÄ°Z BÄ°R ÇALIÅžMA ÖRNEĞİ 


Fransız cerrah Philippe Charlier, beyni çıkarılmış mumyayı ilk gördüklerinde, 1400-1500’lü yıllardan kaldığını düşündüklerini belirtt.

Avrupa’nın anatomik müdahaleye tabi tutulan en eski insan kalıntısı olan mumya, kalp damarları balmumu, kireç ve zencefil ile doldurularak korunmuÅŸ.  Zencefil aynı zamanda dolaşım sistemine kırmızımsı bir renk kazandırmış.

Charlier, bedenin iyi korunarak, üzerinde defalarca tıbbi iÅŸlem yapıldığını belirtti. KimliÄŸi hakkında hiçbir bilgi bulunmayan mumyanın, bir mahkum, bakımevinde kalan biri veya evsiz biri olabileceÄŸi düşünülüyor. Mumya, Paris Tıp Tarihi Müzesi’nde sergileniyor.

Charlier, “Bu örnek tarih ve arkeolojik bakış açısından oldukça önemli... Ä°skelet ve arkeolojik parçalar açısından ciddi olarak sıkıntı çekiyoruz” dedi.